Bilim, teknoloji ve sağlık alanındaki gelişmeler neticesinde ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sayıları giderek artan yaşlı nüfusunun daha bağımsız, daha kaliteli ve topluma daha katılımlı bir yaşam sürmeleri için geriartrik rehabilitasyondan faydalanmaları gerekmektedir.
Geriatrik rehabilitasyonda amaç yaşlının fonksiyonel kapasitesini, belirlenen gerçekçi bir hedefte mümkün olan en üst düzeye çıkarmak ve bunu korumaktır. Kişinin kalan ömründe yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanan etkin rehabilitasyon programı yaşlı bireyin daha bağımsız ve sosyal olmasına yardımcı olacaktır. Bu noktada yaşlılarda en sık görülen denge problemlerine bağlı düşmelerin engellenmesi ve değişik zeminlere adaptasyonun sağlanması geriatrik rehabilitasyonda büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda ileri rehabilitasyon teknolojilerinde yaşanan gelişmeler de yaşlıların farklı yol koşullarına karşı mücadele edebilmelerine ve böylece düşmelerinin engellenmesine yardımcı olmaktadır. Beyne yürümeyi öğreten Re-Step Rehabilitasyon Sistemi de bunlardan biridir.
Rehabilitasyonun optimal amacı hastanın bağımsız yaşamasını sağlamak olduğu için, fiziksel çevrede değişiklikler yapılması gerekebilir. Hastanın evi görülüp değerlendirilerek bazı önerilerde bulunulabilir.
Yürüme ve denge problemlerinin çözümüne destek amacıyla Avrupa Birliği Araştırma projesi kapsamında yürütülen “Smiling Projesi” ile; çeşitli Avrupa Ülkelerindeki Geriatri hastanelerinde 65 yaş üstündeki hastalar üzerinde Re-Step Rehabilitasyon Sistemi’nin uygulanmasını sağlamıştır. Sonuçlar olumlu yönde alınmaktadır.
Geriartrik rehabilitasyonun bir ekip çalışması içerisinde gerçekleştiği unutulmamalıdır. Rehabilitasyon programına başlamadan önce yaşlı kişinin genel durumu iyi değerlendirilmelidir. Yaşlılıkta denge-koordinasyon bozuklukları, postür bozuklukları, kronik ağrılar, osteoporoz, osteoartrit, kas zayıflıkları, yürüme bozuklukları gibi problemler ortaya çıkmaktadır. Tüm bu problemleri ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Ayrıca beslenme, sosyal ve aile ilişkileri, beceri, hobiler ve sosyo-ekonomik değerlendirmeler de hesaba katılmalıdır.
Bu değerlendirmelerden alınan sonuçlar doğrultusunda hastaya uygun tedavi programı çizilmelidir. Kas-iskelet sistemiyle ilgili bir problem varsa ve hasta ağrılı ise ilk olarak ağrı azaltılmalı ve yaşam kalitesini arttırıcı tedavi programı verilmelidir. Rehabilitasyon yaklaşımlarında, yaşlının fiziksel aktivitelere katılımı en önemli konular arasındadır. Fiziksel uygunluk ve yaşam kalitesinin gelişmesi, osteoporozun önlenmesi sağlanır ve düşme riskinde bir azalma olur. Bu tedaviler sırasında katılımın daha fazla olabilmesi için hastanın beslenmesine çok dikkat etmesi ve yorgunluk sınırını paylaşması gerekmektedir.
Yaşlılarda egzersiz kas kitlesini artırır, kemik kitlesini artırır, mental zindelik sağlar, immün fonksiyonları düzeltir, ağrının azalmasına yardımcıdır, kırık riskini azaltır. Tüm kas grupları aktiviteye dahil edilmelidir. Kısa egzersiz süresini izleyen uygun istirahat dönemi olmalıdır. Basit egzersizler verilir ve çok tekrar önerilir. Egzersizler dikkatli ve yavaş bir şekilde arttırılmalıdır.
Submaksimal aerobik egzersizler, yaşlılar için en uygun egzersiz tipidir. Ayrıca germe, kuvvetlendirme, denge egzersizleri verilmelidir. Tüm kas grupları aktiviteye katılmalıdır. Komplex egzersizlerden kaçınılmalıdır. Egzersiz programına ısınma ve gevşeme bölümü katılmalıdır. Egzersizlerin haftanın 3 günü 40-50 dk. Yapılması önerilmektedir. Suda yapılan egzersizler de rehabilitasyon programına alınabilir.
Yaşlılıkta görülen denge ve yürüyüş bozuklukları, düşmeler için majör risk faktörü olması nedeniyle önemlidir. Amaç maksimum güvenli yürüyüşün sağlanmasıdır.Denge egzersizleri ve yürüme eğitimi hastanın düşme riskini %50 oranında azaltmaktadır.Haftada en az 3 gün 20-40 dakika yürüyüş önerilmektedir.
Rehabilitasyon, kanser tedavisinin bir parçasıdır ve kanserin tüm evrelerinde olumlu yönde etkileri vardır. Amaç, yaşam kalitenizi yükseltip sizi normal yaşamınıza döndürmektir.
Hastalığın kendisinden veya tedavisinden kaynaklanan fiziksel, psikolojik ve fonksiyonel problemleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek amacıyla rehabilitasyondan faydalanılmaktadır.
Son yıllarda ülkemizde de uygulamaya başlayan palyatif bakım(hafifletici bakım) ve palyatif rehabilitasyon ile, hastanın yaşam kalitesini üst seviyelerde tutmak ve aileye de destek olmak amaçlanmaktadır.
Kas güçsüzlükleri, uyuşma, eklem ağrıları ve genel denge problemleri kanserli hastalarda en sık görülen sorunlardandır. Bunlar genellikle geçici olup, ender olarak kalıcı semptomlara dönüşürler.
Kişinin mevcut kapasitesine göre özel hazırlanan ve doğru zamanda ve doğru kişiler tarafından uygulanan rehabilitasyon tedavisi , hastadaki yorgunluk hissini azaltarak, kendisini genel anlamda daha iyi hissetmesine yardımcı olmaktadır.
Tedavi kapsamında, ihtiyaca göre kişiye özel egzersiz, masaj, sıcak soğuk uygulamaları ve elektroterapi gibi tekniklerden faydalanılmaktadır. Ayrıca genel sağlık durumu izin verdiği ölçüde, yardımcı cihaz ve yürüme eğitimleri ile bağımsızlık kazandırmaya çalışılarak hem psikolojik hem de kas iskelet sistemi üzerinde olumlu gelişmeler sağlanmaktadır.
Kanser ağrısında, ilaçsız uygulanan yöntemler arasında fizyoterapinin önemli bir yeri bulunmaktadır.
Rehabilitasyon ekibi tarafından uygulanan elektroterapi modaliteleri, sıcak-soğuk uygulamaları, mobilizasyon egzersizleri teknikleri , ağrının azalmasında etkili olmaktadır.
Hastalığın lenf sistemini etkilemesi durumunda veya hastalığa bağlı geçirilen bir operasyon sonrasında kol veya bacaklarda lenfödem denilen şişlikler oluşabilir. Bu durumda manüel lenfödem masajı, bandajlama, kompresyon ve egzersiz uygulamaları dolaşım sisteminin doğal haline dönmesine yardımcı olacaktır.
Özellikle gırtlak kanseri sonrası ve baş-boyun cerrahi ameliyatları sonrası yutma, solunum, yemek yiyememe sıkıntıları gözlenmektedir.
Bu dönemde konusunda uzman konuşma terapistlerinin uyguladıkları tedaviler ile varolan sıkıntılar azalmaktadır.
Kanser hastalarında özellikle kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi girişimler sonrasında solunum sisteminde nefes alma güçlüğü, öksürük, sekresyon birikimi, yorgunluk, emboli ve fiziksel kondisyon düşüklüğü gibi olumsuz değişimler olmaktadır.
Bu dönemlerde, solunum fizyoterapistleri tarafından uygulanan solunum egzersizleri, gevşeme teknikleri, mobilizasyon yöntemleri ve pozisyonlamalar solunum sisteminin düzelmesine ve hastanın rahatlamasına yardımcı olacaktır.
Özel bir yazılım aracılığı ile çalışan ve el terapisi için HandTutor, kol ve omuz terapisi için ArmTutor, kalça ve diz terapisi için LegTutor ve farklı eklem ve bölgelere uygulanabilen 3D-Tutor aletlerinden oluşan sistem, bilgisayarı aracı olarak kullanarak hastaları motive etme konusunda oldukça etkilidir.
Fonksiyonel rehabilitasyon, iş ve uğraşı tedavilerinde büyük destek sağlayan sistem sayesinde kardan adamı her vurduklarında ya da arabalarının yoldan çıkmamasını her sağladıklarında hastaların özgüvenleri de artmaktadır.
Sistemin özel yazılımı sayesinde terapistler tedavi protokolünü, hastanın hareket kabiliyetine ve ihtiyacına göre kişiye özel programlayabilir.
Re-Step Rehabilitasyon Sistemi, Step of Mind Şirketi’nin ABD, Ortadoğu ve Avrupa’daki üniversiteler, endüstri merkezleri, klinikler ve özel şirketlerle birlikte motor rehabilitasyon, fonksiyonel değerlendirmeler, hareket kabiliyeti ve ulaşılan başarılı sonucu muhafaza etme alanlarında yürüttüğü araştırmalar sonucunda geliştirilmiştir. Re-Step’in elektronik sistemleri Bologna Üniversitesi’nde geliştirilen her bir ayakkabının üretimi için 300 parçanın takılıp çıkartılması yıllar sürmüştür. Ürünün onay testi, Kasice ve Slovakya dahil olmak üzere dört ayrı şehirde gerçekleştirilmiştir.
Bu bilimsel projeler, MERC-USAid, Cerebral Palsy International Research Foundation (CPIRF), the European Commission ve özel fonlar tarafından desteklenmiştir.
Re-Step Rehabilitasyon Sistemi’nin amacı; inme, beyin travması, CP (serebral palsi) gibi sinir sistemi kaynaklı hastalıklar ile hareket kabiliyetini kaybetmiş hastalar ile denge sorunu yaşayan hastalar ve yaşlıları rehabilite etmektir.
Step of Mind şirketi Özsezikli Group’u Re-Step’in Türkiye’deki tek yetkili temsilcisi olarak atamıştır.
Dil ve konuşma patolojisi, konuşma, dinleme, okuma, yazma güçlüğü çeken yetişkinleri ya da çocukları teşhis amacı ile değerlendiren ve tedavi eden bir alandır. Dil ve konuşma patologları aynı zamanda yutma güçlüğü çeken kişilerle de çalışma konusunda uzmandırlar.
Dil ve konuşma patolojisi konusunda yüksek lisans seviyesindeki eğitimini tamamlamış, Dil ve Konuşma Patoloğu unvanını diploma ile almış kişiler Dil ve Konuşma Patologları’dır.
Dil ve konuşma patologları günlük ya da profesyonel iletişimleri sırasındaki etkenliklerini arttırmak isteyen ya da aksan farklılıklarını düzeltmek isteyen kişilerle de çalışırlar.
İletişimin geliştirilmesi – Günlük iletişim ya da topluluk önünde konuşabilme becerilerinin sesin projeksiyonun (ileriye büyütülerek iletilebilmesi) arttırılması, ses tonunun ayarlanması, mimik ve ifadelerin kullanımı gibi konularda çalışarak geliştirilmesi ile sağlanır.
Aksanın düzeltilmesi – Başka bir anadili olmasından kaynaklanan aksanı ya da yöresel konuşma aksanı olan ve başka bir konuşma biçimini öğrenebilmek isteyen kişilerle çalışmaktır.
Sizin ya da bir yakınınızın konuşma ya da anlama konusunda bir güçlüğü mü var? Yiyecek ve içecekleri yutabilmekle ilgili sorununuz mu var? Bu gibi problemler insan ilişkilerini, davranışları, okul başarısını ve iş performansını etkiler. Dil ve konuşma patologları size yardımcı olabilirler, ne kadar erken müdahale edilirse başarı o kadar yüksek oranda olacaktır. Erken teşhis ve tedavi iletişimi ve yaşam kalitesini daha fazla arttırma imkânını sağlayacaktır.
Konuşma seslerini üretmede hataları olan çocuk ve yetişkinlere konuşma seslerini doğru olarak üretebilmelerini öğretmek,
Kekemeliği olan kişilere konuşmayı başlatma, konuşma sırasında ortaya çıkan blokları önleme ve farklı koşullarda konuşabilmeye adapte olma yollarını öğretmek,
Ses problemleri olan kişilerin farklı ses üretim biçimlerini kullanmalarını sağlamak ve probleme sebep olan çevresel ve davranışsal durumları değiştirmek konularında (bağırmak ve sesi zorlamak, sigara/tütün kullanmak, sıvı dengesinde bozukluk) yardımcı olmak,
Çocuklara dili anlama ve ifade etme (kelime bilgisi, dilbilgisi, sohbet edebilme ve hikaye anlatma yetenekleri gibi) konularında modelleme ve direk komutlar verme yöntemleri ile destek sağlamak,
Okuma- yazma konularında zorluk çeken çocuklara ve yetişkinlere kelimeleri okuyabilme, okuduğunu anlayabilme, yazı yazabilme ve kompozisyon becerileri ile ilgili olarak destek sağlamak,
Gençlerde öğrenme güçlüğünün görüldüğü durumlarda hafızayı arttırma, organizasyonsal ve problem çözebilme yeteneklerini geliştirici yönde stratejiler geliştirmek üzere eğitimcilerle ortak olarak çalışmak,
Afazisi olan yetişkinlere konuşma, anlama, okuma ve yazma yeteneklerini günlük yaşamda daha fonksiyonel olarak kullanabilmeleri yönünde stratejiler öğretmek,
İleri boyutlarda iletişim kurma güçlüğü olan, sözlü iletişim kuramayan kişilere uygun olacak arttırıcı- alternatif iletişim yöntemini (iletişim tahtaları, işaret dili, bilgisayar aracılığı ile konuşma üreten cihazlar gibi) sağlamak üzere değerlendirmeler yapmak, yöntemi seçmek, geliştirmek ve kullanımını öğretmek,
Dil ve konuşma bozuklukları olan kişilere ve bu kişilerle iletişim kuran yakınlarına durum ile başa çıkabilmeleri ve okulda, işte, toplumda daha etkili iletişimi sağlayabilmeleri yönünde rehberlik etmek,
Yutma güçlüğü olan kişilerin, yiyecek-içeceklerin kıvamlarını değiştirmek ve boğulma riskini azaltma yönünde teknikler öğretmek kaydı ile daha sağlıklı yutmalarını sağlamak,
İşitme problemi olan kişilere konuşma seslerini ve dil becerilerini oluşturup geliştirebilmeleri için destek sağlamak,
Koklear implantı olan çocuk ve yetişkinlere dil becerilerini ve konuşmalarını geliştirebilmeleri için destek sağlamak,
Toplumu, konuşma, dil , yutma, işitme problemlerinin önlenmesi ve tedavi edilmesi konularında eğitmek, bilgilendirmek.
Solunum sistemimizin gerek birincil (KOAH, kistik fibrozis, astım), gerek diğer rahatsızlıklarla ilişkili olabilen birçok problemi (Enfeksiyon, cerrahi sonrası pulmoner yani akciğer problemleri) söz konusu olabilmektedir. Bu problemlerden mütevellit solunum güçlüğü, çabuk yorulma gibi olumsuz etkiler bir yana; hayatı tehdit edebilen ciddi tablolar da meydana gelebilmektedir.
Solunum Terapisi, bu rahatsızlıklar baş gösterdiğinde resprituvar (solunumsal) verimi arttırmak, solunum kaslarını güçlendirmek, sekresyonların (salgı) etkin bir şekilde atımını sağlamak, akciğerlerin genişleyebilme yetisini korumak ve arttırmaya yönelik terapist tarafından uygulanan bir grup tedaviyi kapsamaktadır. Amaç kişinin daha rahat soluk alıp vermesine yardımcı olmak ve vücuttaki oksijenizasyonu arttırmaktır.
Klinik tabloya ve tedavi için bir engel olup olmamasına göre değişmekle birlikte, solunum terapisi dahilinde sekresyon (salgı) temizlenmesine yönelik birtakım manuel manevralar, akciğerlerin her bölgesinin iyi bir şekilde havalanmasını sağlayan lokal solunum egzersizleri, bir yardımcı cihaz veya makine eşliğinde yapılan ve girişimsel olmayan işlemler, egzersizler, öksürme eğitimi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Hastanın klinik durumu ve uygunluğu göz önünde bulundurularak, en uygun yöntem terapistiniz tarafından belirlenecek, uygulanacak ve gerektiğinde tedaviye hasta refakatçileri de dahil olacaktır.
Solunum terapisinin etkinliğinin kanıta dayalı çalışmalarla da gösterildiği tablolar içinde Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (KOAH), Kistik Fibrozis, Astım, Bronşit, Pnömoni (Zatürre) gibi akciğer hastalıkları ve ikincil solunum problemlerine rastlanabilen göğüs-kalp-damar cerrahileri, Musküler Distrofi gibi kas hastalıkları, skolyoz gibi kemiksel bozukluklar sayılabilir. Koruyucu veya tedavi edici solunum terapisinin yoğun bakım yatış sürelerini kısalttığı da birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır.
Akciğerlerde kanama, baş ve boyun travmaları, kaburga kırıkları, geçirilmiş kalp krizi, pulmoner emboli, göğüs cerrahisi gibi bazı durumlarda dikkatli uygulanması veya uygulanmaması gerektiğinden, solunum terapisi mutlaka bir profesyonel yönetiminde uygulanmalıdır.
Ankilozan spondilit (AS), kronik, enflamatuar ( yangılı ) tip romatizmal bir hastalıktır. Kesin nedeni henüz tam olarak bilinmemesine rağmen kalıtsal faktörlerle, bir takım çevresel etkenlerin birlikte rol oynadığı kabul edilmektedir.
Genç yaşlarda görülmesi nedeniyle çoğu kez tanısında geç kalınan bu hastalıkta, ilk tutulmalar omurga ve pelvisi (leğen kemiği) birbirine bağlayan sakroiliak eklemlerde ortaya çıkar . Daha sonraki dönemlerde yukarıya, bel, sırt ve boyun omurgasına doğru yayılarak bel ve boyunda kısıtlılıkla beraber sürekli ağrıya neden olur. Ağrının bir başka özelliği ağrı kesici ilaçlarla geçmemesidir. Bu tür yakınmaları olan bir hasta mutlaka uzman bir hekim tarafından muayene edilmeli ve gerekli incelemeler yapılmalıdır.
Hidroterapi suyun, eklemler ve kaslar üzerine binen yükü azaltması ve ağrıhidroterapi kontrolüne yardımcı olması sebebiyle fiziksel bozuklukların tedavisinde kullanılmasıdır. Hidroterapi yani Havuz Terapisi; yer egzersizlerine kıyasla daha güvenli bir ortam sunar ve daha etkili sonuçlar alınmasını sağlar.
Özel bir havuzda, fizyoterapist ile gerçekleştirilen tedavi, kas gruplarının ve eklemlerin üzerindeki yükü azaltarak, daha kolay ve ağrısız egzersize imkan verir.
Felç, yürüme güçlüğü veya denge problemi olan hastalarda; kas hastalıkları, ortopedik cerrahi sonrası yaşanan problemler için havuz terapisi uygulanabilmektedir. Artrit, Romatizma, ağrılı eklemler, sırt ağrısı, dolaşım bozuklukları, halsizlik gibi durumlar için de Hidroterapi önerilebilir.
Bakınız: Kanser Rehabilitasyonu
Rehabilitasyonun basitçe daha kaliteli bir yaşam sürmek olduğunu düşündüğümüz zaman, aktivitelerdeki kusurları ve yetersizlikleri gidermek şüphesiz her zaman en temel amaçlarımızdandır. Kişi çeşitli duysal defisitler sebebiyle bu yetersizlikleri fark edemediği zaman, düzeltmeyle ilgili bir girişimde de bulunmayacaktır. Biliyoruz ki sinir sistemimiz, bir duysal girdi ve bu girdiye yanıt olarak oluşturulan bir çıktı şeklinde çalışmaktadır. Aynayı rehabilitasyonun birçok noktasında, bu duysal girdiyi oluşturmak için kullanırız – ki bir çıktı oluşsun: “Duruşum sağa doğru, sola doğru düzeltmeliyim!” Ya da günlük yaşamın içinden:“Saçım dağılmış, taramalıyım!”…
Son yıllarda keşfedilen ayna nöronlar, rehabilitasyonda ayna, daha doğrusu “izleme” konusuna biraz daha farklı bir bakış açısı getirmiştir. Hareketlerin izlenmesi, merkezi sinir sisteminde bu hareketten sorumlu alanları aktive etmektedir. Dolayısı ile nasıl bir hareket paterni izlenirse, beyin öyle bir hareket açığa çıkartmak için çoktan sabırsızlanmaya başlar.
Bu çalışmaların ışığında ayna terapisi gündeme gelmiştir. Graded Motor Imagery (Dereceli Motor Görüntüleme) tedavi konseptinin bir basamağı olan ayna terapisi, bir ayna aracılığı ile problemli ekstremitenin doğru hareketinin algılanmasını ve dolayısı ile zamanla doğru çıktının oluşmasını sağlar. Problemli kol veya bacak, bir ayna arkasına ve sağlam kol ve bacak da aynanın karşısına konduğunda, gözüken problemli değil, normal hareket olacaktır. Doğru hareket gözlendiğinde de, doğru yanıt çıkmış, yani beyin bir nevi kandırılmış olacaktır…
Ayna terapisinin sadece felç, MS gibi sinir sistemi kökenli hareket bozukluklarında değil, fantom ağrısı, kompleks rejyonel ağrı sendromu gibi yoğun ağrıların görüldüğü durumlardan, daha hafif ağrılı ortopedik vakalara kadar geniş bir yelpazede ağrı üzerinde de etkili olduğu birçok çalışma ile kanıtlanmıştır.
Tedaviye uygunlukta kişi ile kooperasyon kurulabiliyor olması, seans sırasında emirleri alması açısından önemli bir noktadır.
Mulligan konsepti, bilinen tüm fizyoterapi yöntemlerini yeni bir perspektif ile yorumlayan, ağrı odaklı ve fonksiyonel bir uygulamadır. Ağrısız tedavi ilkesi üzerine kurulu bu konseptte aktif hareket kullanılarak, eklemin pozisyonu ağrısız çalışabilecek biçimde yeniden düzenlenir.
Aşırı ve kötü kullanım, travma nedeniyle oluşan yeni hareket biçimi ya da ağrı nedeniyle yeniden şekillenen harekette, olması gereken normal açılaşma bozulmakta, bu ekleme binen yüklerin dağılımını etkileyerek ağrıyı ortaya çıkartmaktadır. Mulligan konseptinde ise amaç ağrısız hareket düzlemini yaratmak ve bu düzlemin fonksiyonel olarak yerleşmesini sağlamaktır. Her türlü ağrılı ve ortopedik vakada, aksi söylenmedikçe uygulanabilmektedir.
Kinesiotape, son yıllarda ülkemizde kullanımı artan özel bir bantlama tekniğidir. Hem ağrılı bölgeyi destekleyerek harekete yardımcı olması, hem de iyileşme hızını olumlu yönde etkilemesi nedeniyle kullanımı alanı oldukça geniş bir yöntemdir.Kinesiotape Tedavisi
Gerek ağrılı ortopedik problemlerde gerekse çeşitli nörolojik vakalarda kullanılmaktadır. Özel yapısı sayesinde yıkanabilen ve derinin hava almasına imkan veren bu bant, uygulanan bölgede 4-7 gün kalabilmektedir. Eklem ve kas hareketini engellemeyen ve harekete yardımcı olan bu teknik, çok amaçlı kullanımı nedeniyle tedaviyi destekleyici bir yöntemdir.
Özsezikli Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ekibi Psikososyal Destek Programı ile öncü uygulamalarına devam etmektedir.
Psikososyal Destek çalışmalarının en önemli amaçlarından biri, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyona başvuran hastaların kendi durumlarını kabullenebilmesi, tedaviye katılım gösterebilmeleri, hasta yakınlarının bu zor süreci daha rahat geçirmeleri ve birbirlerini anlamalarına profesyonel destek ile yardımcı olmaktır.
Psikososyal Destek Programlarından sorumlu, Uzman Psikolog İzzet Kan psikiyatri konsültasyonu sonrası hastaları öncelikle değerlendirerek çeşitli psikolojik testler uygulamaktadır. Bu çalışma sonucunda hastanın güçlü veya geliştirmeye ihtiyaç duyulan yönleri belirlenerek rehabilitasyon sürecinde karşısına çıkabilecek problemleri daha rahat çözebilmesi için hedeflenmektedir. Hastalar, kendi ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş, psikiyatristin medikal düzenlemeleri ve psikolog ekibinin psikososyal destek terapi programlarıyla iyileşme süreçlerini hızlandırmaktadırlar.
Lenfödem ; lenf sisteminin yapısal veya fonksiyonel olarak aktif çalışmamasına bağlı olarak gelişen ciddi, kronik (uzun süreli devam eden) ve tedavi edilmesi gereken lenf sıvısının birikimine sebep olan bir hastalık iken; Ödem ise kişide hastalık veya travma sonucu gelişen deri altındaki sıvı yoğunluğunun arttığı bir bulgudur.
Günümüzde lenfödem tedavisine yönelik birçok tedavi geliştirilmiştir Ancak bu tedavi yöntemlerinden en etkili olarak kabul edileni Kompleks Boşaltıcı Tedavi adı ile bilinen manuel (el ile yapılan) lenf drenaj tekniğidir. Bu teknik lenf drenajını, lenf sistemine yönelik spesifik egzersizleri, cilt bakımını, kişisel bakımı, korunma amaçlı bandajlama ve çorap uygulama yöntemlerini içeren kompleks bir tedavi yaklaşımıdır.
Lenfödem kronik bir hastalık olduğundan tedavisi yaşam boyu belli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Tedavinin sıklığı lenf yükünün (ödemin) miktarına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Tedavi lenf drenaj masajı sonrası lenf dolaşımını kontrol etmek için lenf yükü azalana kadar bandaj uygulamaları, Lenf yükünü azaltıktan sonra ise çorap uygulaması ile koruma tedavisi yapılır.
Kompleks boşaltıcı tedavisi kişinin hastalık bulgusuna göre uzmanlaşmış hekim, yine aynı şekilde kişinin hastalığı ile ilgili operasyonları ile ilgili cerrahi ekip, radyolog onkolog, fizyoterapist ve yara bakım hemşiresinden oluşan ekip tarafından gerçekleştirilir. Tedavinin pratik uygulamaları, manuel lenf drenaj eğitimini tamamlamıs uzman fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır.
Sonrasında oluşan ödemi olan kişiler bu tedaviden faydalanabilir.
Öncelikle ödem varlığı kişinin uzuvlarında yoğun bir ağırlık hissine sebep olacaktır. Ödem miktarının artmasına bağlı olarak kişide hareket kısıtlıkları ve sonunda immobilite gelişir. Ayrıca ödem miktarının artışına bağlı olarak cilt bütünlüğünde ve renginde bozulmalar gelişir. Tedavi edilmemiş lenfödem hastalarında halk arasında “Fil Hastalığı” olarak bilinen Lymphaticus Elephantias sendromu gelişir.
amacıyla motor koordinasyon ve denge sağlayan sistemdir.
Vestibüler sistemin herhangi bir komponentindeki bozukluk sonucu vestibüler hastalıklar oluşur. Vestibüler hastalıkların tedavisinde çözüm sağlamak zor değildir. Doğru tanılamayla birlikte uygun rehabilitasyon programı oluşturulduğunda kalıcı sonuçlar alınır.
Vestibüler rehabilitasyon ise; vestibüler sistem patolojisine bağlı oluşan dengesizlik, baş dönmesi , sersemlik gibi semptomlarla ortaya çıkan vestibüler hastalıkların tedavisi için; hasta eğitimi, çeşitli manevralar ve egzersiz programları ile oluşturulmuş rehabilitasyon sürecidir.
Ürojinekolojik rehabilitasyon pelvik taban kaslarının fonksiyon bozukluğunda kullanılan konservatif tedavi yöntemlerini içerir.Üriner inkontinans, pelvik taban kaslarının fonksiyon bozukluğunun önemli bir komponentidir. İdrar ve dışkı kaçırmada kullanılan davranışsal tedavi yöntemleri problemlerin azaltılmasında çok etkilidir.
Günümüzde önemli problemlerden olan idrar kaçırma kişinin hayatını olumsuz etkilemektedir.
İdrar kaçırma yarattığı fiziksel rahatsızlığın yanında istenmeyen sosyal, psikolojik, ekonomik etkileri olan, çok boyutlu ve karmaşık bir problemdir.Kişi günlük yaşamında en basit görünen vücut tepkilerinde( örneğin kahkaha atmak) bir anda ufakta olsa idrarını kaçırabilmektedir.
Ancak idrar kaçırmanın tedavisinde uygulanan basit egzersizler bile o bölgedeki kasları güçlendirip idrar kaçırmayı engelleyebilmektedir.
Pelvik egzersizler pelvik taban çevresini güçlendirerek bu kasların destek gücünü arttırır.Böylece idrar kaçırma problemi büyük oranda azaltılmış olur.
Egzersiz dışında tedavi biofeedback,vaginal koni,mesane eğitimi,tuvalete gitme programı oluşturma ve yaşam tarzı değişikliklerini içermektedir.
Uygulanan tedaviler sonucu o bölgede varolan istemsiz kasılmalar engellenir.Kişi kaslarını aktif kullanmayı öğrenir. Böylece idrar kaçırma büyük oranda engellenmiş olur.
Kognitif (zihinsel / bilişsel) rehabilitasyon, dikkat, bellek, algı, muhakeme etme gibi bilişsel işlevlerin gelişmesi için yapılandırılan bir çalışmadır.
Kognitif rehabilitasyon tedavisi zihinsel rehabilitasyon, psikomotor rehabilitasyon ve fizyoterapi ve rehabilitasyon içerir.
Zihinsel rehabilitasyon: kavram tanıma, şekil eşleştirme, hafıza güçlendirme vb. egzersizlerini;
Psikomotor rehabilitasyon: sıralama, bağlantı kurma, motor beceri vb. egzersizlerini,
Fizyoterapi ve rehabilitasyon ise:kuvvetlendirme, denge ve koordinasyon, germe, gevşeme ve proprioseptif vb. egzersizleri içerir.
Zihinsel fonksiyonlarda ve motor becerilerde fonksiyon bozukluğu olan hastalara, bilişsel fonksiyonlarda düzelme meydana gelene kadar uygulanabilir. Hastanın bilişsel düzeyi fonksiyonlardaki bozulmalar günlük yaşama adapte olduktan sonra ise koruyucu tedavi uygulanır.
Kognitif rehabilitasyon tedavisi hastanın klinik bulgularına göre uzmanlaşmış hekim, fizyoterapist, psikolog, dil ve konuşma terapisti tarafından da uygulanabilir. Tedavinin egzersizler ile ilgili uygulamaları, konuyla alakalı uzman fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır.
Aşağıdaki klinik belirtilere sahip her hastaya tedavi uygulanabilir:
SeeMe bilgisayar bazlı, yenilikçi, geniş kapsamlı, egzersiz ve tanı amaçlı kullanılan bir rehabilitasyon sistemidir. Rehabilitasyon sürecine yardımcı olmak ve hastanın elde ettiği gelişmeyi takip edebilmek üzere dizayn edilmiştir. Denge, koordinasyon, kas kuvveti, eklem hareket açıklığı, reaksiyon süresi ve hafıza gibi pek çok öğe üzerinde olumlu etkileri vardır. Sistem güncellendikçe tedavide kullanılan uygulamalar da artmaktadır. SeeMe Microsoft’un Kinect teknolojisini kullanmaktadır.
SeeMe sisteminin en büyük avantajı, klinisyenin uygun gördüğü farklı uygulamalar aracılığı ile kişinin rehabilitasyon ihtiyaçlarına ve hedeflerine, ilgi alanlarına göre adapte edilebilir olmasıdır.
Copyright @ 2017 Özsezikli Grup
Bu internet sitesi, içeriği ve uygulamaları ile sadece bilgilendirme amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir hekim-hasta sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitedeki bilgilerin, hekim muayene ve konsültasyonu sonucu sağlanan bilgilerle kıyaslanamayacağı kullanıcılar tarafından göz önünde bulundurulmalıdır.